ASLANKILIÇ : BİZ DEVLETİN DEDİĞİNİN DIŞINA ÇIKMAYIZ

ASLANKILIÇ : BİZ DEVLETİN DEDİĞİNİN DIŞINA ÇIKMAYIZ

ASLANKILIÇ : BİZ DEVLETİN DEDİĞİNİN DIŞINA ÇIKMAYIZ
14 Ocak 2020 - 00:00
Geçtiğimiz günlerde Kilimli'de uygulanan kanunsuz yıkıma hiç bir yetkiliden ses çıkmadı.

 

Türkiye Cumhuriyeti'nde Kan unlarların uygulanması bu kadar mı zor yada kanunları kişilere göremi uygulanıyor. Zonguldak idare mahkemesince durdurma kararı olan işletme hangi amaçla sabahın 5'de yıkım yapılıyor.

 

Kilimli'de bu yıkım intikam alınıyor algısı yarattı, belki amaçları bu olmayabilir ancak yapılan uygulamadaki yanlışlar ve izlenen yol bu izlenimi ortaya koydu.

 

Yasal izinlerinin olmadığını idea eden işletme sahibi Hamit Aslankılıç bir tebligatın yapılmadığını dile getirdi.

 

O zaman bizler soruyoruz yetkililere

Gerçekten elinizde yasal izinleriniz ve mahkeme kararlarınız varsa basınla neden paylaşmıyorsunuz, elinizdeki belge ve evrakları paylaşın tabi varsa ancak aldığımız idealar yetkililerin elinde hiç bir yasal belge olmadığı yönünde.

 

Şehitlerimize Saygı Kalmadımı

Yasal olmayan yıkım sırasında firma sahibi Hamit Aslankılıç'ın ofisinin duvarında asılı olan 15 Temmuz şehidimiz Ömer Halis Demir'in fotoğrafınıda vurulan kepçe darbeleriyle yerle düştü.

Bu ülkede şehitlerimize verilen değerler bukadarmı Bu ülke için canını seve seve veren birinin fotoğrafını gururla işyerinin duvarına takan bir kişinin yasal olmayan bir şekilde yıkılan işyerinde şehidimizin fotoğrafını yerlere düşürdüler.

Bunu Zonguldak Kamuoyunun vizdanına bırakıyoruz.

 



 

 

Hukuksuzca ve herhangi bir tahliye kararı olmaksızın kereste fabrikası yıkılan atölye sahibi Hamit Aslankılıç, konuştu:



 

"Tüpler ve benzin fıçıları patlasaydı ölümlerden kim sorumlu olacaktı"

Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde 300 yataklı yurt yapılacak diye kereste fabrikası mahkemeden alınmış yürütmeyi durdurma kararına rağmen sabaha karşı hukuksuz bir yıkımda facianın eşiğinden dönüldü. Depoda bulunan oksijen tüpleri, gazaltı kaynak tüpleri, sanayi tipi mutfak tüpleriyle dolu depoyu elektrikleri kesmeden iş makinelerini içeriye sokan Kaymakamlık, olası faciaya da aldırış etmediği ortaya çıktı. Depo sahibi Hamit Aslankılıç; “Bu tüpler ve benzin fıçıları patlasa, yaşanan felaketten ve ölümlerden kim sorumlu olacaktı? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Bu nasıl bir hukuk tanımamazlıktır. Haksızlık yapan er geç mahkemede hesabını verecektir.” dedi.

 

 



 

ASLANKILIÇ: "TEHLİKEYİ HİÇE SAYARAK BİR YIKIM GERÇEKLEŞTİRMİŞLER"

Yıkımın durdurma kararını sabah 8'de kaymakamlığa vermek için gideceklerini ancak sabah karşı 5'de iş yerinin yıkıldığını söyleyen Hamit Aslankılıç; "Mahkeme yürütme kararını yıkımdan 1 gün önce saat: 3 gibi çıkardık. Uyap'tan zaten kaymakamlığa gitti. Bizde ertesi gün sabah 8'de vermek için kaymakamlığa gidecekken sabah saat: 5'de yıkıma başlandı burada gece saat: 3 buçukta iş makineleri buraya indi.Bunların bir acelesi vardı demek ki  ve akabinde çevre ilçelerden gelen özel işçileri ve polis ekipleri ile beraber sabah saat: 5'de yıkım oldu. İçerideki her hangi bir malzemeyi dışarı çıkarmadan elektrikler kesilmeden mazot ve benzin fıçıları var. Bunlar tehlikeyi hiçe sayaraktan bir yıkım gerçekleştirmişler.

 

Bu nasıl bir yıkımdır nasıl bir şeydir ben bilmiyorum halada anlamış değilim. Elinde mahkeme kararı yok anladık en azından bize derlerdi ki "malzemeni dışarı çıkart" diye bilirlerdi. O kadar adamı getirdiler buraya taşımak için niye malzemeyi dışarı taşıtmadılar. Bence mahkemeden karar aldığımız için. Sonra diyecekler ki bize "Bize karar gelmedi". Ertesi gün oluyor yazı işleri müdürüne diyoruz ki, karar size Uyaptan gelmedi mi, "Geldi" peki niye kaymakam beye bildirmediniz "Ben her dakika oraya mı bakacam" diyor. Sen buranın yazı işleri müdürüsün, sen devletten maaş alıyorsun, sen bakmayacaksın da gelip ben mi bakacağım.



Bunu Zonguldak'taki gazeteler bile yazdı mahkemenin yürütmeyi durdurma kararını. Bu yaptıkları yasal bir işlem değil. Hala bu olayı karatmaya çalışıyorlar. Yaptıkları amaç buydu bence. Her hangi bir telefon almadık biz. Gece saat: 3 buçukta kepçe gelmiş buraya saat: 5'de yıkıma başlamışlar. Yan tarafta bir mavi ev var. Oradaki çocuk seslere uyanmış korkmuş. Saat:5 gibi başlamışlar yıkıma. O çocuk bile söylemiş "bari elektriği kesin bari" diye ama dinleyen olmamış. Saat:5'den 8'e on kalaya kadar yapıyorlar 8'e on kala da durmaların sebebi ise klimaya kepçe ile vuruyorlar elektrik kabloları oraya çıkıyor ve ondan sonra akılları yerine geliyor Bedaş yetkililerini çağırıyorlar elektrikleri kesmek için yani o vesile ile duruyorlar."

 



ASLANKILIÇ: "BİZ DEVLETİN DEDİĞİNİN DIŞINA ÇIKMAYIZ"

"Bana bunları yapmalarının sebebi bana göre gövde gösterisi olarak düşünüyorum.Ama malımı gasp ederek.Zorbalık ve zulümle yapılmış bir şey. Yani biz devleti başımıza taç yapmışız. Devletimizin bize böyle bir şey göstermesine gerek yok. Biz devletin dediğinden dışına çıkmayız.  Ama biz bunu yaparken de şöyle bir şey bekleriz yani, Adalet ile kanun ve bundan üstün bir şey yok yani. Kimse bundan üstün değil . Bu kurallar herkese aynıdır. Kişilere özel değildir. Diğer insanlara nasıl davranıyorsanız bana da öyle davranmanız gerekir."Bana yapılan bu haksızlığa herkes şahit oluyor.İnsanlar böyle zulüm mü olur diyor.Bir insana bu yapılır mı?Ben Yunan evladı değilimki.Annem babam Türk benimde.



 

ASLANKILIÇ: "DİĞER KİRACILARA YÜZDE 50 İNDİRİM YAPILIRKEN, BENİM KİRAMI YÜZDE 500 ARTTIRDILAR"

"Kiram düşük değildir. Daha önceki Seçkin Özdemir'in döneminde encümen kararı aldırlar. Dediler ki, 'kiracıların mali krizden ötürü yüzde 50 indirilmesi' diye ama bu kiraları bana uygulamadılar ayrıca benim kiramı yüzde 500 arttırdılar. Bende ondan sonra mahkemeye verdim ve mahkeme kazandım sonra belediyeye dilekçemi verdim ve dedim ki diğer kiracılara uygulanan kira indirimini tarafıma uygulanmasını istedim. Sonrada tarafıma da uygulandı.

 

Bunda abartacak bir şey yok."Ayrıca buradaki bina belediyeye ait değil ki biz kendi imkanlarımızla yaptık.Bize ait olan binayı hangi hakla yıkıyorlar.Devam eden 10 yıllık kira sözleşmemiz olmasına rağmen..Belediye Başkanı KAMİL ALTUN kendisiyle alakası yokmuş gibi bir izlenim yaratıyor.Bu işlerin bu hale gelmesinin baş aktörü kendisi ve yardımcısıdır.

 

ASLANKILIÇ: "BURADA DİNAMİT AMBARI PATLAMIŞ GİBİ BİR PATLAMA OLACAKTI"

"Burada hiçbir önlem almamışlar. Ne itfaiye ne ambulans vardı burada hiç bir şey yoktu. Burada biri ölseydi birinin canına bir şey olsaydı bunun hesabını kim verecekti. Bunun hesabını benden mi soracaklardı. Burada benzin var, tüp var, gaz altı makineleri var ve oksijen tüpleri var. Burada dinamit ambarı patlamış gibi patlama olacaktı. Yandaki evdekiler ne olacaktı. Onların canı ne olacaktı." Bu iş öyle kimsenin ört pas edeceği bir şey değildir.Sonuna kadar bunun peşini bırakmayacağım.Suç işleyenlerin ceza alması için kanuni bütün haklarımı arayacağım.Kimse yasalardan kanunlardan üstün değil.Benim adalete güvenim sonsuzdur.

 



"BEN MAHKEMEYE SIĞINIYORUM"

"Mahkemeden başkasının kendime yardım edecek gibi görmüyorum.Çünkü bana karşı oynanan hukuksuzca yoğun bir baskı var. Ben mahkemeye sığınıyorum. Bu ülkede iyi hakimler ve iyi savcılar var. Ben onlara güveniyorum. Tek güveneceğim kişiler onlar. Bunlar gibi eşkıyalık yapamam. Tek güvencem adliye ve adliyeden başkasına güvenmiyorum. Avukatımız şuan evraklarımızı hazırlıyor. Tespit davası istedik burada yapılan yıkım için. Onun tespiti yapılacak bilirkişi tarafından ondan sonraki iş mahkemesel boyutta."Ayrıca Kaymakam beyin tavrını da kınıyorum.Kişiye göre tavır aldığı için.Bende vatandaşım kimseyi ötekileştirmesi gerekmiyor.

 

"BU KADAR İŞ KANUNSUZCA YAPILIYOR DA BİDE BİZ KANUNSUZ BİR İŞ Mİ YAPACAĞIZ"

"Adliyeden yıkımın durdurulma kararını alan ve akrabaları aracılığı ile Emniyet Müdürüne elden teslim etmek isteyen Hamit Aslankılıç; "Emniyet Müdürüne akrabalarım aracılığıyla iletmek üzere kendisine gönderdim. Emniyet Müdürünün tepkisi 'Ben nereden bileyim bunun sahte olmadığını. Bu kadar iş kanunsuzca yapılıyor da bide biz mi kanunsuz bir iş mi yapacağız. Sahte evraktan da kendimize birde ceza mı aldıracağız ki böyle bir şey üstümüze alalım.

 

Emniyet müdürü kabul etmedi ondan sonra tekrardan adliyeden onaylanmış ıslak imzalısını tekrardan kaymakamlığa getirdik.. Ondan sonra kabul ettiler yıkım kararını normalde hiç kimsenin işyerine evine sabah 5'te gelip yıkmazlar içindeki eşyayı çıkarırlar. İstanbul Büyükşehir belediyesi Ankara Büyükşehir Belediyesi bu şekilde bir yıkım yapmıyor ki. Burada içeride bir bekçi olsaydı içerisi patlamış olsaydı bu can kaybının sebebi ne olacaktı. Hiçbir önlem yok. Tamamen kanunsuzca. Zonguldak adliyesinin hakimlerine savcılarına bu konuda büyük bir görev düşüyor. Bu yetkililer kimse görevi kötüye kullandıkları için kanunsuzca yıkım yaptıkları için cezalandırılmalarını istiyorum.



Adaletin tecelli etmesini istiyorum" dedi.  Ayrıca İlçe Emniyet müdürünü ilgilendirmez evrak konusu.Onun sorumluluğu çevrede olacak taşkınlığı engellemek ve güvenlik tedbiri almak için orada bulunuyor.Özel idarenin Müdürleri varken evraklara bakmak onun yetkisinde değildir.Ben İlçe Emniyet Müdüründen adil davranmasını kanunları uygulamasını beklerdim kendisi hiç öyle davranmadı bize karşı.Bana bunu yapanları Allah’a havale ettim, İlah-i adalet diyorum.

YORUMLAR

  • 0 Yorum