Adnan Can

Adnan Can

demiradnancann@gmail.com

BİR HAYALİM VAR ZONGULDAK

30 Mart 2024 - 14:56

Neden olmasın dedim kendime, bu şehrin her yerinden sebze ve meyve fışkırsa. Pazar yerlerinde bu şehrin köylerinden gelen domatesi, salatalığı, fasulye, biber, marul, Maydanoz, ve bir çoğu olsa tezgahlarda. Çeşit çeşit meyveler olsa, bu şehrin olsa dedim kendime.

Peki bunu nasıl yaparız biz, dünya genelinde tarım sıkıntılı günler yaşıyor. Bizde aynı durumdayız ithal ürünler sardı etrafı. Ne olduğu nasıl yetiştiği belli olmayan yabancı ürünler. Şimdi bir hayal kuralım kapatın gözlerinizi, şehrin valiliği, özel idaresi, belediyesi bir araya gelmiş şöyle bir karar almış, Zonguldak ta ekili olmayan toprak kalmayacak.

Ve başlıyoruz şimdi ziraat işleri tarafından mühendisler görevlendirip köylere yollanacak. Topraklar tahlil edilecek en iyi o toprağa en uygun ne yetişir ne ekilir bunun kararını verecek. Köyde gençler kalmadı biliyoruz sorun işsizlik. Şehire yahut da gurbete aş iş için güzelim köylerini bırakmak zorunda kaldılar. Hala çiftçilik yapan köylüye önce hızlı bir eğitim verilmeli, sonra bedava tohum.

Maddi destek verilmeli, arazisi büyük olan makinası olmayana traktör yollanıp sürülmeli. Köylerden giden gençleri ailelerine geri döndürüp kendi topraklarını ekip biçmeyi öğretmeli. Bak genç kardeşim köyünden güzeli yok inan bana, bir düşün sabah köyünde uyanmış tavuklarının yumurtası, kendi yaptığın tereyağı ile kahvaltını yapmış eşinle beraber tarlana gidiyorsun.

Bir tarafta salkım salkım domates, bir tarafta salatalık bir yanda biber ekmişsin dikmişsin. Seni yorarsa bir ağacın gölgesine oturur kurumuş dallardan kara ateşte bir çay demleyip sevdiğinle ağaç yaprakları hışırtılarıyla içmişsin. Acıktın mı iki domates iki salatalık biraz somun kara ateşte çay daha ne istersin.

Kendi malını toplar yol kenarlarında ister kendin tezgah açar geçenlere satarsın, istersen belediyenin kamyonları mahsul zamanı gelir köylerden toplar şehre indirir. Bu mutluluğu memuriyette bulamazsın sabah iki poğaça ile işe başlarsın kapalı odalarda. Öğlen en ucuz yemeği ararsın caddede oda mideni yakar yağı dokunur, hiçbir çay ocağında bulamazsın kara ateşte yaptığın çayı. Kravat boynunu sıkar sıcakta stres hiç eksik olmaz üstünde.

Sevdiğin aklına mı düştü, tarlanda iken doğrulur bakarsın ona ya domates toplarken ya sana çay yaparken. Hep yanında olur hava gibi su gibi. Şehirlerde olursan ya mesaj çekersin ya da telefon edersin nasılsın diye. Peki genç karı koca soruyor bize nasıl olacak bunlar diye. Okullardan hep memur mühendis yetişmezse olur derim ben. Lisede başlasa çiftçi eğitimi oradan üniversite ya da meslek okulları.

Hem tarlasını eksin hem okusun, okul bitince arazisine bilgili ne yaptığını bilen, çalışkan tarımın memleketler için ne kadar önemli olduğunu bilen kadın ve erkekler olsun. Biz çiftçi yetiştirelim yani, en az bir ziraat mühendisi kadar bilgili hem arazisinde staj yapan hem okuyan gençler. Top yekün bir çalışmayla 5 senede çok yol alınır okullardan mezun olana kadar gençler, kırsaldaki okullara tarımdan anlayan öğretmen gönderir her gün çiftçilere bilgiler verir evlerde kahvelerde okullarda.

Camiye gönderdiğimiz imam kırsala gidiyorsa ziraat ve tarım bilmeli oradaki milleti eğitmeli. Muhtar başlı başına bu işin içinde olmalı devletle köylüler arasındaki ihtiyaçları devlete iletmeli ve o da çiftçi olmalı. Hatta şu kadar diyelim o köy karakoluna giden komutan bu işleri bilmeli köylüye yardım etmeli. Mühendisler bütün tarlaları sık sık kontrol etmeli ilaçlama sulama gübreleme konularında yardım etmeli.

Bakın bir de gençler eğitim alıp geldi mi atalarının topraklarına. Başladı mı ekip biçmeye gör o zaman, köyler kalabalık canlı refah içinde olacak iş için kimse doğduğu toprakları bırakmayacak. 5 yıl sonra kamyon kasaları sebze meyve kasaları ile şehirlere inecek marketler manavlar bu şehrin meyvesini sebzesini satacak bizde alacağız. Köylere para yağacak hepsi tarım sigortası ile geleceğe hazırlanacak çocukları refahta yaşayacak babalarının işi için hazırlanacak.

Şehre dışarıdan nerdeyse meyve sebze girmeyecek hep kendi ürettiğimizi yiyeceğiz. Devletimiz denetleyecek kontrolünü sağlayacak. Dernekler kuracak çiftçiyi desteklemeye devam edecek. Bankalar destekleyecek kurumlar destekleyecek, fazlasını başka şehirlere satacak çiftçiyi refaha ulaştırıp yaptığı işe iki elle sarılmasını sağlayacak. Peki bitirmeden bir soru daha soralım.

Bunu bütün bir ülkede yaparsak ekilmemiş arazi bırakmazsak, betonlaşmaya dur dersek ne olur söyleyelim refahlar ülkesi olur paramız bizde kalır çok güçlü bir devlet oluruz ziraat ve sanayi ile ebediyen güçlü kalırız. Peki bunu Zonguldak ta yaparsak çiftçisi ile memuru ile halkı ile zengin bir şehir oluruz. Göç veren değil göç alan bir şehir oluruz. Sonra bir bakmışız büyükşehir belediyesi olmuşuz.

Benim hayallerim bunlar sevgili okurlar duygu ve düşüncelerinizi bana demiradnancann@gmail.com  veya instagram hesabımdan Adnancnn67 den yazabilirsiniz…..

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum